Alevilik, Türkiye`de en çok ilgi çeken ve tartışılan konulardan biridir. Alevi olmayanlar; Alevilik Hz. Ali`yi sevmekse ben de aleviyim, hatta en büyük alevi benim! gibi ifadelerle yüzeysel yaklaşımlar sergilemektedirler. Aleviler ise göç ve kentleşmeyle birlikte gelenekten koparak köklü bir değişim yaşamaktadırlar. Bu minvalde Alevilik konusunda tanım çeşitliliği, kavram kargaşası ve kafa karışıklığı yaşanmaktadır.
Alevilik, teoride ve pratikte, inançta ve uygulamada sahip olduğu farklı özellikleriyle en çok ilgi çeken konulardan biridir. Farklı platformlarda, çeşitli yönleriyle ele alınan Alevilikle ilgili tartışmalarda, Alevilik nedir? Aleviler kimdir? sorularına birbirinden çok farklı cevaplar verilmekte; bağdaştırılması mümkün olmayan tanımlar, yorumlar ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Bundan dolayı, Aleviliğin doğru anlaşılmasını güçleştiren tanım çeşitliliği, kavram kargaşası ve kafa karışıklığı yaşanmaktadır. Bu da, Aleviliğe ilgi duyanlar kadar, Alevilerin de kendilerini ve inançlarını algılamalarını; ortak paydalarda buluşmalarını güçleştirmektedir. Aleviliği anlamayı amaçlayan bu araştırma; alevi deyişlerinden ve gülbanglarından hareketle soruna yaklaşmakta ve Aleviliğin farklı anlam ve boyutlarına ışık tutmaktadır. Araştırmada, Alevilik konusunda yaşanan karmaşa, Aleviliğin sahip olduğu özelliklerin yanında konuyla ilgilenen araştırmacıların formasyonlarından ve ideolojik yaklaşımlarından da kaynaklandığı tespit edilmiştir. Bu yaklaşımla, Aleviliğin kaynağı ve aktarma aracı niteliğinde olan gülbangların ve deyişlerin, mevcut literatür ve saha çalışmasına dayalı gözlem ve görüşmeler sonucunda elde edilen veriler esas alınarak tahlil edilmesiyle Alevilik, bütün yönleriyle bir bütünlük içinde anlamaya çalışıldı. Yapılan ahlillerde, gülbanglarda ve deyişlerde/ nefeslerde, Alevilik inancının ana öğelerinin kronolojik ve hiyerarşik bir sıra içinde yer aldığı saptandı. İnancının kaynağı olan Hak/Allah, uhammed-Ali ile başlayan hiyerarşi, Ehl-i Beyt, On iki İmam, On Dört Masum-i Pak, On Yedi Kemerbest, Erenler (Evliyalar), Hacı Bektaş-ı Veli ve Hızır isimlerinin rahmetle anılmasıyla devam eder.
Sıralama, sistemde ötekiyi temsil eden Yezidin, bazen de Muaviye ve Mervannın lanetle anılmasının ardından, Aleviliğin insan ve toplum anlayışı ve Hu, Hu ile sona ermektedir. Bu araştırmada, Aleviliğin bir inanç sistemi olduğu yönündeki görüşler doğrulandı. Sözlü kültüre dayanan, özünü, Ehl-i Beyte duyulan sevgi ve bağlılığın oluşturduğu bu inancın hem teolojik hem de dünyevi (sosyolojik) boyutu olduğu saptandı. Müminlerine göre, özgün/biricik olan Aleviliğin kaynağı nur, aktarma biçimi sır, kabul edenler de seçilmiş topluluktur. Yapılan tahlillerde ise, Alevilik inancının; Ehl-i Beytin ve bu soydan gelenlerin ve onların yaşadığı olayların, Anadoluda coğrafi koşulların, merkezi yönetimle geliştirilen ilişki biçiminin, başka bir ifadeyle ilişkisizliğin neden olduğu baskıların, dönemin siyasi ve sosyal koşulların, İslam öncesi inançların oluşturduğu bir yaklaşımla algılanması sonucunda ortaya çıktığı tespit edildi. Aleviliğin, bir taraftan yaşatılmaya çalışılan geleneksel yapısı, diğer taraftan şehirlerde yönünü bulmaya çalışan modern anlayışı ve dinamik nüfusuyla gelecekte de en çok tartışılan konulardan biri olacağı öngörülmektedir.
Alevilik / Alevi Deyişlerinin ve Gülbanglarının Sosyolojik Analizi kitabı geleneksel Aleviliğin iki ana taşıyıcı unsuru olan gülbanglardan ve deyişlerden hareketle Aleviliği anlama çabasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu kitap, sık sık gündeme gelen Aleviliği bütün yönleriyle ve bir bütün olarak anlamanızı sağlayacaktır.