Alevine aşık bir pervaneydim.
Kanatlarımı bile bile onun alevinde yakacak olmak beni ürkütüyordu. Çok.
MacKayla Lane, ölümcül kitap Sinsar Dubh’a karşı verdiği büyük mücadelenin işe yaradığını sanıyor. Oysa kötülüğün pençesi, hiç olmadığı kadar yakınında. Baştan çıkarıcı, doymak bilmez Fae ile insanların arasındaki duvar yıkıldığında, ölümsüzler, gezegeni mahvetmeye başladı. Dublin artık bir savaş alanı. Şehir, Kırağı Kral’ın buzlarından arınıp ısındıkça hararet artıyor, tehlikeli sınırlar aşılıyor ve tutkuların alevi ortalığı kızıştırıyor.
Mac’in güvenebileceği tek kişi tehlikeli ölümsüz Jericho Barrons, ancak onların arasındaki tutkulu bağ bile ihanetle sınanacak.
Burası hayatta kalmanın hiç bitmeyen bir mücadele gerektirdiği, iyi ve kötünün birbirine karıştığı ve her ittifakın bir bedelinin olduğu, vahşi bir dünya. Ve Mac, karanlık güçlere karşı girişeceği destansı savaşında kime güvenebileceğini seçmek zorunda.
“Bir düşmanın seni yenmesinin iki yolu vardır,” demişti. “Ölürsün. Ya da denemekten vazgeçersin. O Zaman da ölürsün.”