Masaya bir kâğıt daha koydu: Tüm bu söylediklerimi ve yazdıklarımı ezberle, düşünme filtresinden geçirmeden kabul et. Her kelimem içine batmalı, dipte kalmalı. En ufak bir tereddüt senin açından ölümcül olabilir. Ölümle de kurtulacağını sanma, zaman ceplerinden birine sıkışırsın. Hayal bile edemeyeceğin acılar çekersin. Sonsuza kadar. Ben senin ilk ve son çarenim. Ancak beni de kurtarıcın olarak görme sakın! Kendin bulup çıkaracaksın o metodu. Şimdi tekrar et: Duydum ve uydum.
Alelade Felaketler’deki öyküler, kâinatın derinliklerinde, sokak köşelerinde, dijital dünyanın labirentlerinde adım adım edebiyatın izini sürüyor. Cehennemin en karanlık köşesindeki gölgelerden, sıradan bir sosyal medya gezintisinin ardındaki derin yansımalara kadar, define avcılarının dağları titreten seslerinden kaportacının kullandığı paslı anılara, kurban pazarlarının kırgın sükûnetindeki sırlara dek her yerde beliriyorlar. Günlük rutinin içinde kaybolmuş görünen anların ardında, beklenmedik felaketlerin dansı saklı değil mi?
Selman Dinler, işte bu trajikomik hâllerin merkezinde, içimize yayılan kelimelerin dağılışını aktarıyor öykülerinde. Dışarıdaki dünyanın üzerini hızla örtüp bizlere meydan okuyor.
Zamanın ceplerinden birinde sıkışmak isteyen okurlar için özel bir eser.