Bir bilmece sormuştun küçüklüğümde: Adını söylediğinde yok olur, nedir bu? Evet. Durmadan düşünmüştüm, bulamadığım için söylemek zorunda kalmıştın cevabı. Sessizlik, sadece çok sabırsızdın. Doğru fakat büyüdükçe cevabının çok da doğru olmadığını gördüm. Bugün tuhafsın? Mutluluğu da doğru cevaptan saymamız gerek zira çağırdığımda yok olmak bir yana, hiç var olmuyor. Mutluluk nasıl çağrılır?
Bilge olan sensin, bir yolu olsa gerek. İyi değilsin, belki de bir doktora görünmelisin. Doktorlar ne yazık ki yetemiyorlar insanlara. Israr etti. Şikâyetimi soracak. *Bugünüm düne göre iyi huylu.* diyeceğim. Anlamadım, diyecek birkaç yüz hastayla ilgilenmenin getirdiği yorgunlukla. Ekleyeceğim: *Bir de yarınlarım, onlar daha beterler. Kötü huylu yarınlarım var doktor!*
Psikiyatriden Ayten Hanım hastanede mi? Soracak. Anlamayacak, kim anlayabilir ki? Köşedeki Adam sustu, son cümlesinden sonra: *Öyleyse oturalım öylece, susalım herkese. Konuşmak bugünlerde çok ucuzladı, üstelik kelimelerim dertli, mecalleri yok.*