1930’da Afşin’in Berçenek Köyü’nde doğan Aladeli (Haydar Kaya) tek bir plak, tek bir kaset, tek bir kitap yapmadan Mahzuni Şerif dahil yöre ozanlarını duruşuyla, felsefesiyle, şiiriyle etkilemiş bir ozan iken; 1963’de Ankara’da Âşıklar Derneği’nin kurucu yönetim kurulu üyeleri arasında iken; 60’lı yılların bütün halk ozanları konserlerinde başköşede iken; şiirleri Mahzuni Şerif, İsmail İpek ve Musa Eroğlu gibi ozanlarca plak yapılmışken nedir onu kenarda köşede unutulmuş kılan? Yüzlerce şiiri varken yalnızca 10-15 şiirini paylaşıma açmaya iten nedir? Ankara’nın göbeğinde Tuzluçayır’da bir ilkokulda öğrencilerin Haydar Amcası olarak, bir hademe olarak keyifle yaşamını sürdürmeye götüren süreç nedir?

Bir şiirin telif hakkı için gittiği İstanbul’da vapurdan denize düşerek trajik bir biçimde ölüme yürümesinde midir giz? Dalgalı Baba’nın oğlu olarak geldiği dünyada şiirlerinin dalgalarla boğuşmasında mıdır giz?

Bu çalışma *Kimim ben hatırlat bana/Kendimle tanıştır beni* diye seslenen Haydar Ede’nin sesine ses olma girişimidir. En çok da onun bize tuttuğu aynada gördüğümüzü anlama çabasıdır.