"Bengi’yi dedesi büyüttü demek doğrudur ama, pek sıradan olur. Kendisine verilen zamanı kendi gönlünce yaşamış, aşkı tanımış, sonra da düş mü gerçek mi bilemediği bir acının, bir ölüm acısının içindeyken, tanrısal bir ödül olan iki küçük çocuk karışmış yaşamına. O iki küçük çocuk da nedenleri şu ya da bu, zamanın bir yerinde kimsesiz, çaresiz, korktukları bir boşluğun içindeyken gene o tanrısal güç dedeyi vermiş onlara.“
Bengi ve Gün... Parçalanmış bir ailenin ayakta kalmaya çalışan, birbirine sımsıkı kenetlenmiş iki küçük bireyi... Bengi küçücük bedeni ama kocaman kalbiyle sarılıyor kardeşine, evine, anne ve babasından geriye kalanlara... Sevgi ve bağlılık çatısı kuruyor terkedilmiş yuvanın üstüne. Çok sevdiği dedesinin de yardımıyla başarıyor, hayatındaki her sabahı mutluluk veren yeni bir sabaha dönüştürmeyi.
“İstiyorum ki, bu yazdıklarımı okuyup sevenler, işi sürdürsünler gönülleri nasıl çekerse. Eksikleri tamamlayıp, geri kalanını dokusunlar...“ diyen Nezihe Meriç’in son romanı Alacaceren Bengi ve Gün’ü hayatınızın unutulmaz parçaları yapacak.