AKP muhafazakâr demokrat bir siyasal proje ile girdiği arenada bir dönemi geride bıraktı. Bu süre içerisinde yapılan üç genel seçimden "her defasında oyunu artırarak" galip çıktı. İktidarına karşı yöneltilen anti-demokratik müdahale girişimlerinden kurtulmuş ve hatta bunları yargılayabilir pozisyona geçmiş olması, AKP yönetici kadrolarının özgüvenini de pekiştirdi. İktidar dönemi boyunca bırakın kendisine yönelmiş muhalefetin güçlenmesini, kendi siyasal geleneğinin sınırlarının dışındaki sağ siyaseti ve dolayısıyla merkez sağı kendisinden ibaret kıldı AKP. Partinin, siyaseti nasıl algıladığını, nasıl uyguladığını ve gerçekte ne derece başarılı olduğunu değerlendirebilmek için, Türkiye’deki siyaset geleneğini de analiz çerçevesine dahil etmek gerekiyor. Yüksel Taşkın, AKP Devri’nde bir araya getirilen yazılarında Türkiye’deki sağ ve İslâmcı gelenek içinde bu siyasal partinin özgünlüğü meselesini tartışırken, bir yandan da İslâmcılık düşüncesinin geçirdiği dönüşüme odaklanıyor. Milli Görüş çizgisinden neo-liberal bir sağ muhafazakâr partiye giden yolculuğun geçtiği aşamaları, partinin kendi gelenek ve tarihiyle, "küresel durum"a verdiği yanıtlar arasındaki gerilimler üzerinden anlamaya çalışıyor. Kitabın son bölümünü oluşturan ve Ortadoğu genel bağlamı içinde Arap Baharı dönemine odaklanan yazılar ise AKP devrine denk düşen, Arap coğrafyasını ve İslâmcı siyasal hareketleri de etkileyen mücadeleleri Tunus, Mısır ve İran üzerinden inceliyor. Bu bölümde ayaklanmaların nedenleri ve muhtemel sonuçlarına odaklanmakla yetinilmiyor. Ortadoğu’nun yeniden şekillenme sürecinde, İslâmcı hareketlerin toplumsal hayatta karşılaştıkları meselelerle baş edebilme yetenek ve stratejileri de mercek altına alınıyor. Elbette bu dinamikleri ortaya çıkaran sosyal doku ve özellikler ihmal edilmeden...