Aklın Uçurumunda, Sabahattin Ali, Ahmet Haşim, Şükûfe Nihal, Peyami Safa, Nâzım Hikmet gibi edebiyatımızda iz bırakmış birçok ismin yaşam hikâyesinin bilinmeyenlerini aktarırken bu sanatçıların karakterlerinin psikolojik altyapısını da okurlara sunuyor. Sanatçıların hikâyelerini ortaya çıkaran çıplak insan doğasına, varoluşun çetin koşullarında şekillenen iç dünyalara bu portreler aracılığıyla tanık oluyoruz. Aklın bize oynadığı oyunların arkasındaki öyküleri dinliyoruz. Tramvalar ve sanat arasındaki yaratıcılık bağı birbiriyle ne derece ilişkili? Daima pusuda yatan ruh; acı, şefkat, aşk, ölüm gibi olgular karşısında nasıl dönüşüyor ve bu dönüşümden neler doğuyor? Ayrıca bu kitapta, anlatılan yaşam öyküleri dışında Fransız Lape Hastanesi’nin kuruluşundan Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ndeki Düşünen Adam heykelinin hikâyesine kadar psikoloji dünyamızda önemli yeri olan mekânların da hikâyelerini okuyacaksınız.