Dünyanın büyük bir değişimden geçtiğini söylemek, artık belki de çok sıradan bir şey oldu. Çünkü "değişim" kelimesi, her zaman için yaşananların hızını anlatmak için yeterli olmayabilir. İletişim ağlarının olabildiğince genişlemesiyle birlikte, birbirleriyle girift ilişkiler ağı içerisinde din, yeni dini hareketler, etnisite problemleri, açlık, enerji, özgürlük, paradigma gibi birçok sorunların artık tüm dünya gündemini işgal ettiğini görmekteyiz. Tüm bu sorunlar "yerel" boyutları aşarak insanlığın ortak problemleri olma yolundadırlar. Bundan dolayı bu problemleri sağlıklı bir şekilde anlamlandırmak ve üzerine öngörülü ve tutarlı analizler yapmak öenm taşımaktadır. Bunun bir adım ötesi ise, sorunlara kapsamlı çözüm yolları önerebilmektir. Fakat tüm bunların şimdiye kadar yapılardan farklı bir bakış, farklı bir paradigmayla yapılması gerekmektedir. Çünkü bu zamana kadar yapılan analiz ve önerilen çözüm yolları büyük oranda hakim paradigmanın ayak izlerini taşımaktadır ve uyguladıkça kriz derinleşmektedir. Bu çalışma böyle paradigmal bir farklılığı yansıtmak üzüre söz söyleme niyetindedir. Türkiye eksenli global sorunlar üzerinde analizler yaparken, "Aklın Kenarı"na düşecek bir tavır ve düşünceye yabancılaşmanın zorunluluğunu vurgulayan bu kitap: insan, varlık, özgürlük, kimlik, bilgi gibi anahtar kavramlar etrafında ele alınabilecek sorunları "İslam" ile ilişkileri çerçevesinde ve sosyolojik bir perspektiften analiz etmeyi hedeflemektedir.