Bu kitapta kervan ticaretinde yalnızca mallar değil, hikayeler satılacak, tüccar Binbir Gece`nin Şehrazat`ını oynayacak, fotoğrafçı sömürgeleştirme politikalarına fotoğraf yetiştirerek Doğu`nun ruhunu çalacak, arkeolog hem çocukluğunun Doğu masallarını kazıp çıkaracak hem de sıkı bir pazarlamacı olarak Batı`ya yeni "uygarlık misyonları" sunacak.
Akdeniz`de Bir Doğu`yu oluşturan yazılar kurdukları çok yönlü bağlantılarla ve etkileyici anekdotlarla bize müthiş canlılıkta bir tarih tablosu sunarken, bir yandan da çok önemli bir sorunu ele alıyorlar: Yazarın ifadesiyle, "Belki de hiç olmaması gereken olmuş, çağdaş akademik dünyadaki profesyonelleşme, disiplinlerarası ayrımları iyiden iyiye güçlendirmiştir. Bir kez kanıksandılar mı, bu ayrımlar ister istemez bizim düşünce ve soru soruş biçimimizi koşullandırmaya başlarlar."
Anonim kervanbaşılardan tüccar kavimlere, Abdullah Biraderler`den Sultan Abdülhamit`e, Schliemann`dan Layard`a, Doğu Akdeniz`de yaşayan adsız Türk ve Araptan, Doğu`nun altını üstüne getiren meşhur İngiliz ve Fransıza kadar herkesi bulabileceğiniz bu yapıtta pusula Doğu ve Batı arasında fır dönüyor.