Çocukluğumda, okulda, Mısır’la ilgili her şeyi; firavunları, mabetleri, palmiyeleri ve daha neler neleri öğrenmeye can atardım. O zamanlar Akdeniz üstünde süzülebilmek için bir kırlangıç olmadığıma yanardım. Düş dünyam o kadar sınırsızdı ki, beni İbrail’in uysal bir yurttaşı hâline getirmek isteyen annemin isteklerine hep karşı geldim. Yanı başında güzelim Tuna Nehri olsa da yaşadığım yerler bana dar ve sıkıcı geliyordu. Bir an önce Akdeniz’e ulaşmalıydım.
Adrien, Romanya’nın bir liman kenti olan İbrail’de annesiyle birlikte yaşayan yoksul bir gençtir. Yoksulluk içinde geçen hayatından bıkmıştır artık. Adrien’in en büyük arzusu, Akdeniz’e ulaşıp orada zenginlik içinde yaşamaktır. Her şeyi göze alarak, arkadaşı Mihail’le birlikte, Köstence’den İskenderiye’ye giden bir gemiye biner. Gemide yolculuk yaparken Musa isimli bir adamla tanışır ve tüm planları bir anda değişir.