Dünya kamuoyunda önemli ölçüde bir inançsızlık problemi yaşanmaktadır. Çünkü materyalist felsefenin yaygınlaşmasından itibaren, insanların saf imanları üzerinde birtakım şüpheler oluşmaya başlamıştır. Bu şüphe ve tereddütler bilinçli olarak bir düşünce yapısı gibi sunulmuş, bunları ortadan kaldıracak bilgi ve kültür düzeyi olmayan kimseler de ister istemez anarşizm, pozitivizm, deizm ve diğer inançsız ideolojilerin çukuruna düşme eğilimi göstermişlerdir. Yaklaşık iki asırdan bu yana modernizmin dünyaya hâkimiyetiyle batılı müsteşrikler (oryantalistler) İslam aleyhtarı yayınlar yaparak bir taraftan kendi halkları ile İslam dini arasına beton duvar örmeye çalıştılar diğer taraftan da İslam coğrafyasında yaşayan Müslümanların saf zihinlerini bulandırmaya ve imanlarında şüpheler oluşturmaya çalıştılar. Modernizm olarak yansıyan bu düşünce yapısı inançsızlık problemlerini de beraberinde getirmiştir. Elinizdeki bu eser, İman esaslarını tekrar gündemine alarak, imanın; bir problem değil yeme-içmek gibi bir ihtiyaç, damardaki dolaşan kan gibi bir gereksinim olduğunu ortaya koyacaktır.