Bil ki, dünyanın aldatıcılığına dalan, şehvetleri ile oyalanmayı seven kimsenin kalbi hiç şüphe yok ki, ölümü zikretmekten gafil kalır. Yanında ölüm anıldığında rahatsız olur ve nefret eder. Bu gibi kimseler hakkında
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“De ki: şüphesiz kendisinden kaçtığınız ölüm elbette karşınıza çıkacaktır.
Sonra gizliyi de açığı da bilene döndürüleceksiniz. O size yaptıklarınızı haber verecektir.’’ (Cuma 8).
Sonra bilmiş ol ki insanlar üç kısımdır; Dünyaya dalanlar, tevbe edenler, kemâle ermişler.
Dünyaya dalana gelince: Bu kimse ölümü zikretmez. Zikredecek olsa dünyasına üzüldüğü için zikreder ve onu yerme ile vakit geçirir. Bu şekilde ölümü anmak kişiyi Allah’tan uzaklaştırır.
Tevbe edene gelince: Bu kimse ölümü kalbi korku ve haşyetle dirilsin diye zikreder. Bu şekilde tevbesini kâmil şekilde ifa etmiş olur. Bazen tevbesini tam bir şekilde ifa edemeden ve azığını tamamlayamadan korku içinde ölmeyi kerih görebilir. Buradaki ölümü kerih görme mazur sayılmıştır.
Bu, Rasulullah’ın (sav) şu sözünün altına girmez: ‘’Kim Allah ile buluşmayı kerih görürse, Allah da onunla buluşmayı kerih görür.’’