Aşk konusunda erkekler bencil ve günü yaşamaya yatkın oldukları halde, kadınlar düşlerine daha çok yaslanırlar. Düşlerindeki beyaz atlı prensin, aradıkları ya da yazdıkları öykünün nesnesi olmasını beklediklerinden, oluşacak bir düş kırıklığını daha yakıcı yaşarlar. Dünyanın en büyük aşkını kendilerinin yaşadığını sandıkları için, büyük şok yaşarlar. Oysa her aşkın yaşama şansı, kişinin direnme gücü kadardır. Direnmekse, tutkuların karşısında korunmasızdır.
Gerçek sevgi, alçakgönüllülük, hoşgörü ve mantık gerektirdiği halde, tutkuların güdümüne giren aşk, bencil, hırçın ve saldırgandır. Onun için her aşk, sonu bitmiş görünse bile, yakar geçer kişiyi.