“İnsan hayatı aslına bakarsanız aldığı cesaretli kararların bir toplamı
değil midir? Sonunda hayat da verilen kararlar doğrultusunda akıp
gider ve insan verdiği kararların sonucuna göre yaşar.”
Balkan kenti Struga’da kendi halinde, gündelik olanın sıradanlığında
geçen hayatlar, İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle bozulur.
Havası, suyu ve doğası mutluluk saçan bu kentte artık düşman
postallarının sesleri duyulmaktadır. Yunus ve ailesinin hayatı da
yaşananlara paralel olarak bozulmaya başlar. En sonunda Yunus,
yaşanan tüm bu zorbalığa dayanamayacağını hisseder ve özgürlük
mücadelesi veren Partizanlara katılır. Böylece bu zamana kadar
sadece aşk ve huzurla dolu olan hayatı birdenbire bir mücadeleye,
var olma savaşına dönüşür.
Sırrı Özbek, Ah Struga!’da, zorbalığa karşı kendi olmanın, savaşa
karşı barışın, güce karşı dayanışmanın önemini gösteren bir hikâye
anlatırken, acıyla yoğrulmuş bir coğrafyanın da sesi oluyor.