Kul, rahmet-i ilâhîyi idrak etmek ve kendi aczini bilmek için ara sıra günah işler. Acz ve kulluğunu bilen tövbe etmiş demektir. Zîra tövbe, Allah’a geri dönmek demektir.
*Tövbe, günah işlendiği anda elde edilen tadın o günah hatırlandığında kaybolmasıdır.* (Ahmed er-Rifâî, Sohbet Meclisleri, s. 95)
Günah, insanın kendi kendine zulmüdür. Çünkü günahı ile kahr-ı ilâhîyi davet eder ve onun sıkıntısıyla kendine zulmeder. Fakat zulmün sonu tövbe ise cemâl, af, yani lütf-ı ilâhî tecellî eder.
*Abdestte teyemmümün su yerine geçmesi gibi, tövbe de itaatin yerine geçer. İtaatkâr olan insanın itaati vardır ama itaat etmeyenin tövbesi vardır. İtaatin karşılığı cennettir, tövbenin karşılığı ise aşktır: ‘Muhakkak ki Allah tövbe edenleri sever.’ (Bakara, 222)* (William Chittick, Divine Love, s. 307.)