Artık yerleşim alanları sadece yatay yönde değil çok katlı binalar inşa edilerek dikey yönde de büyümektedir. Şehirlerin yatay ve dikey yönde gelişmesi, doğal ortam değişimini de beraberinde getirmektedir. Yaşadığımız yüzyıl bu değişimin en fazla hissedildiği dönemdir. Kurduğumuz sosyal, kültürel, ekonomik ve politik sistemin başarısız olması durumunda da doğa ve insan kökenli afetlerin yaşanma riski artmaktadır. Ancak yine aynı bu sistemler yaşamımızı tehdit eden doğal ve beşeri afetlerin etkilerini azaltıcı yönde politikalar geliştirilmesinde de önemli rol oynayabilirler.

Afete dönüşebilecek tehlike kaynakları ile mücadele etmek yerine, süreci yönetmeye çalışmak tehlike kaynaklarının etkilerini azaltacaktır. Doğal tehlikelerin yaşamdaki etkilerini azaltmanın birinci aşaması bir doğal tehlikenin ne zaman, nerede, niçin ve nasıl olacağını anlamaktır. Katastrofik doğa olaylarına neden olan faktörleri anlamak için disiplinler arası bir yolla doğal tehlikeleri tanımlamak önemlidir. Afetlerin can ve mal kaybının dışında meydana getirdiği ekonomik kayıplar, etkili bir afet yönetimi ile afetlerin olumsuz etkilerini azaltmada büyük önem taşımaktadır.

Elinizdeki kitabın yazım amaçlarından biri afete dönüşebilecek tehlike kaynaklarını tanıtarak, afete dönüşmeden önce yapılabilecekler konusunda bir farkındalık oluşturmaya çalışmaktır. Bunun yanında bireysel farkındalıkları artırarak afet ya da acil durum anlarında insan onuruna yakışan bir süreci yönetecek yetkinliğe bireyleri taşıyabilmektir…