Yeryüzü değil, umutları taşırdı insanları!
Çokluğu yıldızlarla yarışan umutları...
Bir soluktu,
deli gibi koştururken onca derde devâ için!
Bir soluktu,
yorgun yürekleri, kuş yürekleri, utangaç aşkları,
coşkusunu yitirmiş duyguları ateşlemek için!
Umut olmanın sevdasıyla bîtap düşerken,
kuytularda,
kimselerin bilmediği bir köşe yaratırdı kendine!
Taşımaktan yorulunca insanı, soğutmadan terini,
soluklanırdı orada!
Gel gör ki, şimdi anımsamaz yerini!
Ey unutuşlar kapısı, açılın umut için!
Tanrı’nın eli gibi taşıdı insanları! Çok yorgun, çok...
Kolay mı insanları yüklenmek, gözyaşlarına dost olmak,
bir evren gibi onu içinde yaşatmak?