Bu sonsuzdan bir önceki yoldur.
Gerisi yaşayamadıkların ve hep erteleyeceklerindir.
Tıpkı hayat gibi…
Şimdi sen;
Âşık değil aşk ol da gel. Beni çağıran sensin. Bu sayfadaki kelimeleri arayıp bulan sensin!
Her biri binlerce dağın ardındadır aradığın...
Aşk, dağlanmış yara! Ama hiçbir dağın, hiçbir yaranın diğerine tahammülü yoktur.
Yara, yarayı unutturur.
Kaç dağ aştın da döndün kalbine?
Her biri bin dağ aştıran kederlerle yoğrulup her birinde binlerce yol aldın…
İşte yine kendinle karşılaştın!
Sen ayrılık sanıyorsun kavuşmayı! Aşk odur ki vuslat dersin de gurbettir nasibin?
Gurbet diye yola çıkarsın da sılana varırsın. Aşk, aklın ayağına çelme takar da senden yeni bir sen buldurur…
Ve seni bir yandan sınayan karanlığa bakıp, kumların üzerinden aşıp gelen rüzgâra karışan sesinle, işte diyorsun.
Her adım yeni bir yoldur.
Her ad başka bir aşk…