Bazı gerçekler ne ağırdı! Ölüm onların yanında hafif kalırdı. Durmadan: “İnna lillah ve inna ileyhi raciûn (Muhakkak ki Allah’tan geldik ve muhakkak ki Allah’a dönücüleriz)” diyordu. Oğlunu ayağındaki “ben”den teşhis etmişti. Doğumundan beri ayağında duran o siyah leke şimdi de son, aslında belki de tek vazifesini yaparak “Bu Yasin’dir” diyordu. Bu oğul Yasin… Çocuk Yasin… Genç Yasin… Yiğit Yasin… Yürek Yasin… Göz bebeği Yasin… demişti. Şimdi de son şahitliğini yaparak burada yatan kişi “Şehid Yasin” diyordu. Tekrar tekrar baktı. Evet, kuşku yoktu. Bu Yasin’di. Şehid Yasin’di…