Tünelin zifiri karanlığında ilerliyorduk. Sefer`in gözleri, kayalardaki zor fark edilir ısı yayılımını ve havadaki akımları algılayabildiğinden, karanlık onun için sorun değildi. Gözleri bir baykuşunkiler kadar hassas ve keskindi. Karanlık gitgide daha da koyulaşıyordu. Önümüzde uzayan tünel sanki bir büyücünün tüyler ürperten silüeti gibiydi. İri yarı bir hayvana ait olduğunu sandığım iskeletin üzerine basınca kalça kemiği önüme fırladı. Çığlık atarak geri çekildim. Sefer elime yapıştı.
Hepimizin karanlıktan göz bebekleri büyümüştü.Işığı üzerine tuttuğumda korkunç bir manzara vardı; en az on, on beş insan ve hayvan kemikleri sıralanmış yan yana yatıyordu. Lanetli kemik yığını!