“Acil Durum geçmişle bugünü, doğayla endüstriyi, durağanlıkla koşturmayı çok keskin bir şekilde yansıtan, hepsini tek bir potada harmanlayan bir çiçek dürbünü gibi.”
—Ayşegül Savaş, Walking on the Ceiling kitabının yazarı
Daisy Hildyard, Türkçeye çevrilen ilk kitabı olan Acil Durum adlı romanında bizi bireysel hayatların ve geniş çaplı toplumsal olayların nasıl iç içe geçtiğini görmeye davet ediyor. Farklı roman karakterleri üzerinden hayatlarımızın küresel krizlerin gölgesinde şekillenme sürecini incelikle işlerken, iklim değişikliğinden ekonomik çalkantılara, aile içi dinamiklerden kişisel kimlik arayışlarına kadar geniş bir yelpazede her birimizin karşılaştığı sorunlara odaklanıyor.
Acil Durum, “dışarıya tek başına çıkabilecek kadar büyümüş” olan anlatıcının bir taş ocağının tepesinde oturmuş, henüz birbirlerini görmemiş bir kerkenezle, bir tarla faresini izlemesiyle başlıyor. İlk hareketin hangi taraftan geleceğini beklerken bu olay önce yan komşunun çocuklarıyla oyun oynama hatırasına, sonra da yavrularını yiyen bir evcil tavşanın hikâyesine bağlanarak genç bir kadın olan anlatıcının İngiltere taşrasında geçen çocukluğuna açılan kapıları aralıyor. Roman boyunca, ismini bilmediğimiz anlatıcının kendi köyünden öteye uzanmayan fakat diğer herkesinki gibi küresel ağların ortasında bulunan hayatını keşfediyoruz. Yakın zamanda yaşadığımız küresel kapanma dönemine de uğradığımız zamansal atlamalarla ilerleyen Acil Durum, modern taşra yaşamının gotik karanlığıyla İngiliz kırsalının güzelliği arasında salınırken Çernobil yağmurlarından türler içi ve arası şiddete, küresel iklim değişikliğinden toplumsal adaletsizliğe varıncaya değin birçok can alıcı meseleye değiniyor.
Okurlarına duygusal olduğu kadar sarsıcı bir yolculuk vaat eden Acil Durum, Hildyard’ın edebî yetkinliğini de ortaya koyan şaşırtıcı ve karanlık bir pastoral roman.
“Küreselleşen bir dünyada çocukluktan erişkinliğe yolculuğun anlatıldığı bu düşündüren, ustalıkla aktarılmış romanda insanlar ve ekosistemler iç içe geçiyor.”
—Sarah Moss