Acı Yok, öykü sanatının farklı imkânlarının yardımıyla absürdün kıyısında, gerçeğin ve gerçeküstünün göbeğinde gezdirdiği okuru şaşırtıyor, güldürüyor, hüzünlendiriyor. Belki de en önemlisi, tüm bunları yaparken *insan*ı ıskalamıyor, ağızda plastik bir tat bırakmıyor. Kitabın sağ gösterip sol vurma çabası daha adından başlıyor. İnsandan söz açıp da acıdan bahsetmemek mümkün mü?