*Birazdan yazacaklarımı hiç yazmamayı dilerdim, sizin de, elbet kendinizce ve benimkinden çok farklı nedenlerle, aynı şeyi dileyeceğinizden kuşkum yok. Yazmamayı dilerdim; çünkü karşınıza geçip anlatmak, yazmaktan ve bu mektubu okurken içine düşeceğiniz halleri hayal etmekten eminim kat kat keyifli olurdu.* Her yerde cinayetler… Eli kalemli küçük katil kadınlar… İntihar eden sahiplerinin ardından vızıklayan kediler… Masalarda bırakılan ölü kafalar… Kan sıçramış mektuplar… Gaipten kayıp ilanları, tanık ifade tutanakları… Annesini doğrayan, karısını vuran Allah’ın belası pis herifler… Çocuğunun göğsüne meyve bıçağı saplayan manyak ebeveynler… Gerizekâ’lı konuşmalar… İflah olmaz fortçular… Aslı Tohumcu, zeki, öfkeli ve birazcık da edepsiz… Sterillikten itinayla kaçınıyor, kirlenmekse kirlenmek diyor. Kalemini toplumun sinir uçlarında gezdiriyor, rahatsız ediyor, acıtıyor. Abis, acıkomik öykülerin, bir cinnetle her şeyi çözenlerin kitabı… Memlekette her gün görüp duymaya alıştığımız garabetin anlatıldığı, bol hicivli bir alacakaranlık kuşağı… *Bu ülkede, nasılsa çok yakında bir gün hepimiz korkudan ölücez.*