“...Kendimden geçtim ve amirin üstüne yüklendim. Yere yıkıldı, onu orada bir dövmeye başladım, kanlar içinde kaldı. Bir taraftan karakolu bastılar, beni öldürüyorlar diye bağırmaya başladı. O arada yazı işleriyle uğraşan genç bir polis sırtını duvara dayamış, silahını bana doğru tutmuş, üstüme gelme deyip duruyor. Ben de git kardeşim seninle işim yok dedim ve karakoldan çıktım. Baktım etrafı sarmışlar. Bekçiler, polisler ve hatta taksi şoförleri bile gelmiş. Beni yakaladılar, doğruca Sirkeci’de bulunan şubeye götürüp nezarete attılar...”
...
“...Bazılarına soruyorsun, “Milliyetin nedir?” diye; Ben Türküm, Babam Abhaza diyor...”
...
Hem keyif alacağınız hem ibretlik hem de düşündüren anılar... Bir solcunun, üstelik kanında Kafkas ateşi dolaşan Abhaz Bir Solcu’nun anıları...