Gerçek ve kurgu farklı kumaştan mı? Öyleyse bunları birbirine bağlayan dikiş yeri, belirgin ve sağlam mı? Zahmetsizce sökülebilir mi? Ayırt edilebilmesi mümkün mü? Bu soruların cazibesi ve baskısı altında, Abdal Kutusu, onlarca farklı başlıktaki metninin dokusunu, gerçeğin daha baştan kurgusuz kurulamayacağı gri bir alanda örmeye çalışıyor. Bu yönüyle, uzun bir geçmişi olan deneme türüne hem selam veriyor hem de türün evrilebileceği biçimlerin imkanını sorguluyor.
Bu kutuda yazı, söz, dil, sanat, felsefe, teknik, toplum, politika, inanç, umut, ölüm ve geriye kalmışsa başka şeyleri de bulabilirsiniz.
*Açık konuşayım, bu aletler tarafından paramparça edilip sonra da bir araya getirilmiş bu kitap bir roman değil. Bitmek bilmeyen bir hikâye silsilesi mi, böyle de denemez. Haydi illa isim koyacaksak koca bir deneme diyelim, çünkü denemekten başka şansım yok.*
Evet, belki anlatmak istediğim çok şey var, yazı alanında estetik sınırlarını çürüten patavatsız bir gevezeliğim olabilir ama bu da bir üsluptur, hatta belki bu çağın, özel ismiyle internetin üslubudur, bunu ortaya sermek de önemli. Bağlamsızlığın dilini kullanıyorum, bilerek ya da bilmeyerek.*
…O denli sıradan bir edebiyattı ki on altıncı yüzyılda yaratılmış olsa dahi hiçbir yenilik içermeyecekti.*