Ölü yaşamlar ölümsüz yapıtlara karışırsa günün birinde, belki o zaman anlam kazanacak kaybedenlerin gölgesi…
Gecenin aydınlığını ararken gündüzün karanlığına yakalandık, son demde.
Farkına vardık , düşündük, anladık, hissettik… Sonra gördük ki hayal, düş, duyum, inanç ve duygular; kusursuz bir düzensizliğin kusurlu parçalarıymış. Adına “hayat” denilen Tanrı’nın kurgusunu, yaşanılmış yalanlardan sıyırıp varolmamış gerçeklerle donattık. Böylece neyin doğru neyin yanlış olduğu duvarını yıkınca karmaşa ve kusur yok oldu, zaman durdu sonra, hava boşluğunda savrulurken anladık ki gerçek bizim olmadığımız yermiş, ölüm de zaman da yok oluş da…