“Yanımdakiler kokmaya başlamışlardı ondan böyle rüyalar görüyordum. Ölüler bir önce sert olup kasılıyor bir müddet sonra akışkan oluyor” diye, anlatıyordu Yasemin. Yasemin’in her anlattığında ince mesajlar vardı. Zaten ben de bu olaydaki mucizelerin değil, mucizelerdeki mesajların peşine düşmemiş miydim?
Mezarlıklar şehrin ortasına yapılmalı ki ölüler lisanı halleriyle dirilere her gün nutuk atsınlar.
Bu kitabı okuyunca, bir damla suyun bir lokma ekmeğin kıymetini daha iyi anlayacaksınız. Ve ensemizdeki ölüm meleğinin nefesinin soğukluğunu, dört cesetle yedi gün birlikte yaşayan Yasemin’den dinleyeceksiniz. Normal gelen her şeyin aslında bir “mucize”, mucize dediğimiz şeylerinde aslında “normal” olduğunun künhüne varacaksınız.
Yazar Rukiye Yıldız kaleminden yaşanmış olayları roman olarak okuyacaksınız.