Mirza Çavuş, konuşulanları gizlice dinleyen kişiydi. Önce silahı bulmak gerekiyordu. Çünkü bu silah, devletin, Bekçi Memik’e verdiği silahtı. Cinayeti de çözebilecek en önemli kanıttı. Doğruca gösterilen yere gitmek için Döne kadına, eski evin kiler olarak kullanılan odasını sordular. Döne çok şaşırmıştı. O karanlık odada konuşulanları yoksa bunlar duymuşlar mıydı? “Aman Allah’ım! Eğer öyle ise yandık!” deyip dizini dövecek oldu. Ama hemen kendini toparladı. Söylenen odayı Mirza Çavuş’a gösterirken, komutan da başka askerlere, evin arkasındaki bodur ağacın yanında beklemelerini ve kimseyi yaklaştırmamalarını, ayrıca mavi boyalı arı kovanını da kontrol altında tutmalarını söylemişti. Söylenen emirler derhâl yerine getirildi. Meraklı köylüler oraya doluşmuş, yapılanları dikkatlice izliyorlardı.
Komutan, görevini tamamlamış, yanındaki çavuş ve erleri ile karakola dönüyordu. Onu bekleyen başka işler vardı. Ve o hiçbir zaman görevini ihmal etmeden en dürüst şekilde yasalara ve iç hizmet yönetmeliğine uygun olarak sürdürdü. Komutan ancak kendini böyle mutlu hissediyordu…