Genelde insanlığın özelde ise Müslüman toplumların önünde duran kadîm meselelerden birisi belki de başlıcası kader ve kanun yani yasa, ilke ve programlı hareket etme sorunudur diyebiliriz. Oysaki Yüce Allah, mutlak surette kanun ve yasayla iş yapmaktadır. O’nun kanunlarının hayatın her alanını kapsadığını düşünürsek, bu iki kavramın ne denli içi içe geçtiğini daha yakından anlayabiliriz. Ne hikmettir ki Allah’ın kanunlarının adı olan kader, O’nun izâhları hilafına bireyin iradî tercihlerinin takdiri alanında kabul edilmeye başlanmıştır. Bu konunun oldukça girift ve de nazik bir mesele olduğunun farkındayız. Çünkü her iki konu da uzun süredir çözümsüzlüğün girdabında debelenmekte ve sorunun olası tarafları bakımından sağlıklı bir şekilde ele alınamamaktadır. Farklı neden ve statü gereği bir araya gelip sağlıklı çözüm üretilemeyen bu konular ise, birey ve toplumun kangreni olmaya devam etmektedir.