Ömrünü edebiyata adayan Ali Eşref Dervişyan, hem İran dili ve edebiyatı hem de İran Yazarlar Birliği için verdiği mücadeleyle bilinir. Gerçekçi yazımıyla İranlı Charles Dickens olarak anılmaktadır. Yazdığı öykülerden ve siyasi faaliyetlerden dolayı da Şah rejimi tarafından hapse, işkenceye, sansüre maruz kalır. Her şeye rağmen yazmaya devam eder. Şah’ın işkence evlerinden de 18. Hücre adlı romanı ortaya çıkar.
18. Hücre, yoksul ve her şeyden habersiz bir ailenin kendini bir gece Şah rejiminin zindanlarında bulmasını konu alır. Yazar biçim kaygısı gütmeden gerçekleri olduğu gibi yansıtmaktadır. İran’daki Şah döneminin acımasızlığını, faşizmin gerçeklerini ve insan onurunun nasıl da ayaklar altına alındığını tüm çıplaklığıyla okurla paylaşır.
*Büyükanne, nefesi daralarak koştu, ardından da baba. Kendi hücrelerinin kapısına geldiler. Ahmed’in gözü hücrelerinin kapısındaki rakama takıldı. Kapıdaki 18 rakamı büyükçe yazılmıştı.*