`Yazının buyruğundaydım artık, o dışarı çıkmak istiyor, beni peşinden sürüklüyordu. Üzerimde biriken bakışları önemsemiyordum, yazmak giderek altıncı duyu olmuştu. Uyumsuzların, evsizlerin, kentin dışına ittiklerinin karnavalına katıyordu beni. … Mürekkep marifetiyle her solukta eşyayı değiştirecek gücü ele geçirebilirmişim gibi hissediyordum. Sadece sözde değil, gerçekte de… Her adım bir hece diyerek yürüdükçe kentin de silinerek geçmişine, yalnız olduğu saf günlerine ereceğini hayal ediyordum.`